Hatemi Hukuk Bürosu

Hatemi Hukuk Bürosu

Anayasalar’ın Anayasası

Anayasalar’ın Anayasası Anayasalar'ın Anayasası

Anayasalar, kısa ve veciz bir üst Anayasa’ya uygun hazırlanmadıkça hazırlayıcılara “nüshan maraz-i aşka nüfûz eylemedi hiç / Ey şeyh-i  kerâmât – fürûş ez de suyun iç!” demek gerekir. Nitekim şimdi 1982 Anayasası hazırlayıcılarına böyle diyoruz, ne var ki otuz yıldır yama üstüne yama yaparak yine bu Anayasa’yı kullanıyoruz.

Demek ki “Anayasaların Anayasası”nı tanımıyor, tanımayınca da özlemini duyuyoruz. Tanıyıp da üzerinde uzlaşırsak çok geniş ve ayrıntılı bir Anayasa’ya da gerek kalmaz.

“Anayasalar’ın Anayasası”, Sevgi’den kaynaklanan temel ilkelerden oluşur. Bunlar “umûr-i saltanat ve siyâset” kurallarıyla yürürlükten kaldırılamazlar, ne kesin olarak nede geçici!

Anayasa hazırlanırken bulanık ve mikroplu kaynaklardan su alınmaması gerekir. 1876’dan 1982 Anayasası’na kadar bu gereğe uyamadık. Yeni Anayasa’da uyabilecek miyiz? Yoksa yine uyutulabilecek miyiz?

Bulanık ve mikroplu kaynakların suyunun “Anayasalar Anayasası” ‘nın “Âb-i hayat”ına karışması yürürlükteki Anayasa havuzunda önlenemezse bu havuzun suyu gönül rahatlığıyla kullanılabilir mi?

Âb-i Hayat’dan Anayasa havuzuna mecra kurmaya çalışanlara da kendilerine öğretileni haykıran papağancıklar “faşist!” derler.

Hay demokratlığınızı sevmesinler!

Yunus Emre bugün aramızda olsaydı ben de dili ve özüyle Anayasa hazırlanması işinin ona verilmesini isterdim. Bugün bir “yort, sâvul!” Anayasası’nı “Muhteşem Yüzyıl” giysileriyle ve o dekorda hazırlamanın ne yararı olur? Özü “Anayasalar Anayasası” olmadıktan sonra?

Sayın TBMM Başkanı’nın deyimiyle, “başımızı sokacak bir Anayasamız”  bugün de var, ne var ki eski İstanbul’un bomboş Okmeydanı’nda gece yarısı kar ve fırtınaya yakalanıp eline geçirdiği balıkçı ağını üzerine alan adamcağızın durumundayız, arada bir parmağımızı “dışarı” uzatıp derhal çekiyor ve “bırr! Allah dışarıda, başka ülkelerde faşizm fırtınasına  açıkta yakalananların yardımcısı olsun!”diyoruz. (Bu fıkrayı gençliğimde adını hatırlamadığım bir Yazar’ın yazısında okumuştum) Şimdi durumumuz daha iyiyse, fırtına dindiği içindir, balıkçı ağı yerine sağlam bir çatı altına girdiğimiz için değil! Çakma – derviş bir bina da istemiyoruz. Hani Nasreddin Hoca kiracı olmak için gezdiği harap evde her basamağın gıcırdayıp evinde sallandığını görmüş ve ev sahibine bunu söyleyince: – bizim ev derviştir, zikrediyor!” cevabını almış. – Hanım, hemen gidelim, aşka gelip secdeye varırsa altında kalırız!” demiş.

“Anayasalar Anayasası”nın adı kullanılarak yapılan çeşitli basımlara karşı da uyanık olmalıyız. Şu da var ki: doğru metni ele  geçirerek yeni Anayasamız’ın Başlangıç İlkeleri unvanıyla alsak bile, ast kuralların  en üstteki bu ilkelere uygun olmasını sağlamalıyız. “Anayasalar Anayasası”  bir “muska” değil, “reçete” anlamında bir “nüsha”dır. “İnancına göre yaşama özgürlüğü” ihlal edilirken duyarsız kalabilen Danıştayımız, “Anayasalar Anayasası”için duyarlı olmasa da Anayasa, Kanun ve tüzükten sonra gelen yönetmeliğin şânının ihlal edilmesine cevaz vermemiş ve”ast kural, üst norma aykırı olamaz!” demiş. “Buna da şükür!” diyecek olmuşken, gördük ki buradaki üst kural”yönetmelik “imiş ve genelge de yönetmeliğe  uygunmuş! İmdi tuz bozulursa tuzu nasıl tuzlayacağız? Bunun da Anayasalar Anayasası’nda bir yeri olması gerek! Hele bir bakınız Mirim “emanetlerin ehline tevdi edilmesi” faslına! Artık bu ülkede “Kanun diye, kanun diye kanun tepelendi” olgularının sonu gelmemeli mi?

Anayasalar’ın Anayasası

-Bre savul! Ne söylersin? Bil, kalbimizin bahçelerinde can verdi senin söylediğin gül!/ savrulmada gül şimdi havâda Gün doğmada bir başka ziyada!/

-Asıl sen hilâf söylersin! Bizim kalbimizin bahçelerinde, bizim söylediğimiz gül asla can vermez ve havada savrulmaz. Sûya versin bâğbân gülzarı; zahmet çekmesin/ Bir gül açılmaz yüzü (n) tek verse bin gülzare sû! -Fuzûli’ye de Haşim’e de rahmet niyazıyla!

İnşallah başka ziyâda doğacak gün yakındır ve o gün, Ebedi Gül’ün günü, “başka ziya “ da O’nun nûrudur.

Prof. Dr. Hüseyin Hatemi




Adres

Gümüşsuyu İnönü Cad. AKun Apt. No:39/6 Taksim Beyoğlu / İSTANBUL

Telefon

+90 212 243 6303 +90 212 252 2559

Çalışma Saatleri

Hafta içi : 09:30 / 18:30
Hafta sonu : -