Hatemi Hukuk Bürosu

Hatemi Hukuk Bürosu

Haftanın Yüksek Mahkeme Kararı-3

Haftanın Yüksek Mahkeme Kararı-3yuksek-mahkemeler2

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi İkinci Bölüm
Başvuru Numarası: 2014/1836 Karar Tarihi: 28/09/2016

ÖZET: Başvuru, inançlı temlik nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, mahkeme ve Yargıtay kararlarında davanın sonucunu etkileyecek esaslı iddiaların karşılanmaması, duruşmasız temyiz incelemesi yapılması, Yargıtay onama ilamına karşı karar düzeltme yolu açık olduğu hâlde ilamda kanun yolunun gösterilmemesi, karar düzeltme incelemesi sonucu farklı gerekçe ile verilen yeni bozma kararına karşı karar düzeltme hakkının tanınmaması, mevzuat ve hakkaniyete aykırı değerlendirme yapılarak karar verilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

OLAY VE OLGULAR

Başvurucu ile A.V.ye vekaleten B.D. isimli şahıs arasında 22/6/1998 tarihli “Protokol” başlıklı bir belge imzalanmıştır. H.V. ve A.T. isimli şahıslar da belgeyi şahit sıfatıyla imzalamışlardır. Belgenin içeriği şöyledir:
“İş bu protokol 22/6/1998 tarihinde Mustafa Doğan ile A.V. (vekili) B.D. ile aralarında köy önündeki tarlanın tapusu Mustafa Doğan’a verilecektir. Konuya mevzu olan borç ödendiği zaman tapu Mustafa Doğan tarafından A.V.ye iade edilecektir. Tapu iade edilmediği takdirde Ankara mahkemeleri yetkilidir.
Konu olan 2 milyarlık (2.000 TL) borca karşılık 3 milyarlık (3.000 TL) senet verilmiştir.”

A.V. protokole göre borç olarak aldığı bedelden başvurucunun kendisinden borç aldığı ve ödemediği 1.250 TL’yi mahsup ettikten sonra kalan 750 TL ve 2.000 TL alacak ve faizini, başvurucuya otomobil vermek suretiyle ödediğini, protokolden doğan borcu ödemesine rağmen başvurucunun taşınmazı tapuda iade etmediğini belirterek Kazan Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Ancak Mahkeme davanın reddine karar verilmiştir.

Temyiz üzerine karar, Yargıtay ilamı ile bozulmuştur.

Başvurucunun karar düzeltme talebi üzerine Daire, bozma ilamını kaldırarak farklı bir gerekçe ile mahkeme kararını bozmuştur. İlamın gerekçesi şöyledir: “Davadaki istemin dayanağı, 22.06.1998 tarihli “protokol” başlıklı belgedir. Burada, davacının köy önü mevkiindeki (633 sayılı parsel) mülkiyetini davalıya aldığı 2.000 TL borca karşılık devrettiği, borcun ödenmesi halinde tapunun tekrar davacıya iade edileceği yazılıdır.
Bir taşınmaz mülkiyetini devreden malikin devralanın bu taşınmazı belli bir amaç için kullandıktan sonra tekrar kendisine veya onun belirleyeceği üçüncü bir şahsa geri temlik edeceği inancıyla taşınmaz mülkiyetini devretmesine “inançlı temlik” denilmektedir. İnançlı temlikte, taşınmaz mülkiyetini devralan yeni malik belli koşulların gerçekleşmesi halinde, taşınmaz mülkiyetini tekrar geri temlik etmeye taahhüt etmektedir.

Burada her iki tarafın başlangıçtaki amacı da mülkiyeti nakletmek olduğundan, mülkiyetin alıcıya geçişi muteberdir. İnançlı temlikler daha çok kredi temin amacıyla yapılmaktadır. İnançlı temlikte rehin verilecek yere işlemin başında taşınmaz mülkiyeti alacaklıya geçirilmekte, sözleşmede kararlaştırılan borcun ödenmesi halinde ise borçlu alacaklıdan mülkiyetin iadesini talep yetkisi kazanmaktadır. Yapılan bu açıklamalara göre, taraflar arasındaki 22/6/1998 tarihli sözleşmenin nitelendirilmesinde Dairemizce yanılgıya düşüldüğü anlaşıldığından mahkemece yapılması gereken iş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak 22/6/1998 tarihli sözleşmeyle davacı tarafından davalıya karz olarak verilen 2.000 TL’nin dava tarihindeki güncelleştirilmiş değerini saptamak, bulunacak miktarı davalıya ödenmek üzere davacıya depo ettirmek, bedelin depo edilmesi halinde birlikte ifa kuralları doğrultusunda davayı kabul etmek, aksi takdirde reddetmek olmalıdır.
Bu açıklamalar doğrultusunda, davalının yerinde olan karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin bozma ilamının kaldırılarak hükmün belirtilen gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ”

Bozma üzerine dosya Mahkeme, bozma ilamına uyarak yargılamaya devam etmiştir.

Mahkeme, 25.06.2013 tarihli ve K.2013/209 sayılı kararı ile davayı kabul etmiştir.
Temyiz üzerine karar, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin ilamı ile onanmıştır.
Başvurucu anılan onama ilamına bireysel başvuruda bulunulmuştur.
Bu arada Başvurucunun Kazan Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı şikayet hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.

Değerlendirme

1.Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
Savcılık soruşturma dosyası ve kriminal raporun dava dosyasına celp edildiği, Mahkemenin soruşturma kapsamında yer alan başvurucunun şikâyet dilekçesi, 6/4/2009 ve 21/5/2009 tarihli beyanları ve tüm delilleri gözönüne alarak belgeye sonradan eklendiği belirtilen ibareyi davada esas alarak hüküm kurduğu, bu açıdan belgeye eklendiği iddia edilen kısmın davada esas alınamayacağına ilişkin iddialarının esasa yönelik yapılan değerlendirme çerçevesinde zımnen reddedildiği, başka bir ifadeyle kararın ve bu karara atıf yapan Yargıtay ilamının gerekçesi ile belgeye sonradan eklendiği iddia edilen ibarenin taşınmazın değer tespitinde esas alınması olgusu arasında neden sonuç ilişkisinin kurulabildiği, dolayısıyla bu hususta Mahkemenin ayrı bir açıklamada bulunmamasının, kararın gerekçeden yoksun olduğu sonucunu doğurmayacağı anlaşılmıştır.

Yine Mahkemenin gerekçesi ve dosya kapsamındaki delillere açıkça atıf yapan Yargıtay onama ilamının gerekçesiz olduğundan da bahsedilemeyeceği açıktır. Bu açıdan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine yönelik iddianın yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Başvurucuların gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmakla birlikte başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Temyiz Aşamasında Duruşma Yapılmamasına İlişkin İddia
Somut olayda, temyize konu edilen uyuşmazlık miktarının duruşmalı inceleme yapılabilmesi için Kanun’da öngörülen sınırın üzerinde olduğu ve başvurucunun da duruşma yapılması talebine karşın incelemenin dosya üzerinden yapıldığı anlaşılmış ise de yazılı yargılama usulünün uygulandığı başvuru konusu davanın niteliği dikkate alındığında başvurucunun kişisel özellikleri, davranışları gibi sözlü yargılamayı zorunlu kılan olguların Yargıtayın kararını doğrudan etkileme potansiyeline sahip olmadığı, Yargıtayın dava dosyasının içeriği, yazılı belgeler ve beyanlara istinaden uyuşmazlığı hakkaniyete uygun bir şekilde sonlandırma imkânına sahip olduğu, başka bir ifadeyle şikâyet konusu temyiz incelemesinin yazılı sunumlar temelinde hüküm vermeye elverişli bir yapıda olduğu, nitekim Kanun’da tarafların duruşmaya gelmemeleri hâlinde incelemenin dosya üzerinden yapılmasına imkân tanındığı anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle yargılamanın bütünü gözönüne alındığında aleni yargılanma hakkına yönelik açık ve görünür bir ihlal bulunmadığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Yargıtay Onama İlamında Karar Düzeltme Yolunun Gösterilmemesi ve 12/1/2012 Tarihli İlama Karşı Karar Düzeltme İncelemesinin Yapılmamasına İlişkin İddia
Başvurucunun yeniden karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay ilamında, 1086 sayılı mülga Kanun’un 442. maddesi gereği dilekçenin reddine karar vermesi nedeniyle ileri sürülen ihlal iddiasına konu müdahalenin yasal dayanağının bulunduğu ve meşru amaca yönelik olduğu, Mahkemece mevzuat çerçevesinde yapılan değerlendirmenin hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri bağlamında öngörülebilirlik sınırları içerisinde ve ölçülü olduğu, bu yönüyle mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hâle getiren niteliğinin olmadığı anlaşılmış, bu açıdan karar düzeltme talebinin reddedilmesi nedeniyle başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmediği sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

4. Yargılamanın Sonucunun Adil Olmadığına İlişkin İddia
Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmamıştır. Açıklanan nedenlerle başvurucunun belirtilen iddiasının kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, derece mahkemesi kararlarının açıkça keyfilik veya bariz bir takdir hatası da içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Haftanın Yüksek Mahkeme Kararı-3

Açıklanan gerekçelerle;
Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna, Temyiz aşamasında duruşma yapılmaması nedeniyle aleni yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna, Yargıtay onama ilamında karar düzeltme yolunun gösterilmemesi ve 12/1/2012 tarihli ilama karşı karar düzeltme incelemesinin yapılmamasına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna, Yargılamanın sonucunun adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna 28/9/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




Adres

Gümüşsuyu İnönü Cad. AKun Apt. No:39/6 Taksim Beyoğlu / İSTANBUL

Telefon

+90 212 243 6303 +90 212 252 2559

Çalışma Saatleri

Hafta içi : 09:30 / 18:30
Hafta sonu : -