- +90 212 243 6303
- info@hatemihukukburosu.com
Bireysel hak ve özgürlükler
Bireysel hak ve özgürlükler in temeli insanlar arasındaki uzlaşmalardan mı doğar ?
Kaynağı nedir? İnsanlar arasındaki uzlaşmalardan, “convertion”lardan doğarsa, bu “convertion”lar bozulduğunda yenisi yapılıncaya kadar hak ihlalleri ve başkasına zarar verme hukuka uygun mu olur?
“Başkasına zarar verme yasağı mutlak ve her zaman için yürürlükte bir ilkedir” denecektir. Nereden malum? Bu da “convertion”dan kaynaklanıyorsa yine convertion yürürlükten kalktığında bireyin hak ve özgürlükleri de temelsiz kaldığı gibi, başkasına zarar verme yasağı da yürürlükten kalkacak mıdır?
Bireyin hak ve özgürlükleri “insan onuru”na bağlanır. İnsan onuru nereden kaynaklanır? “Convertion”dan mı?
Şu halde mütekabiliyet ilkesine bağlı ve “yabancı”nın, azınlığın insan hakkını ancak karşılıklılık ilkesi çerçevesinde kabul eden bir “convention” mu “insan onuru” nun kaynağıdır?
Görülüyor ki, convention ancak iktidarın kaynağı olabilir, yoksa İnsan Hak ve Hürriyetinin değil !
İnsan hak ve hürriyetine ve bunların temeli olan insan onuruna sözleşme dışında bir kaynak bulmalıyız ki o da sözleşme veya ferman (hükümdarın iradesi) değil, mutlak ve zorunlu varlık olan Tanrı’nın iradesi olabilir.
Bu noktaya gelinceye kadar yol göstericimiz ” akıl” dır, bundan sonra da akıl ve gönül (kalb) işbirliği gerekir. Doğru anlamda Tabii Hukuk Felsefesi’nin yöntemi bu olmalıdır.
Gönül (kalb) derken sevgi demek olan Allah’ın insana bağışı olan sevgiden bahsediyoruz.
İşte İnsan onurunun ve dolayısı ile İnsan Hak ve Hürriyetinin kaynağı Tanrı’dan gelen sevgidir.
Bu kaynak, bu bağlama noktası Anayasa’da belirtilmek istendiğinde yine Allah’ın bağışı olan “vicdan hürriyeti” ve “İnsan onurunda eşitlik ilkesi” bir kenara itilir ve bunlar adına Pozitivist bir “Laiklik ilkesi “ karşımıza çıkarılır.
Demek oluyor ki iyi bir Anayasa yapılsa bile, bu Anayasa’nın yapılmasıyla bu sorun çözülmeyecektir.
İnsan onurunda eşitlik ilkesi ve “Kimseye zarar vermeme” ilkesinin bireylerin bilinç ve vicdanlarında da temel bulması, Demokratik Hukuk Devleti’nin gerçek güvencesidir.
Ne var ki, iyi bir Anayasa yapılabilmesi; gerçekten iyi bir Anayasa özlemi içinde olanların toplum içinde önemli bir güce nihayet sahip olduklarını gösterecektir.
Bireysel hak ve özgürlükler
Oysa maalesef 1982 Anayasası’nın “Başlangıç” bölümü, hala, “Hepiniz Ermenisiniz, hepiniz piçsiniz” pankartını taşıyabilenlerin yanlış eğitimlerini destekleyen ve sürdüren bir “Derin Devlet Anayasası” olarak Anayasa’nın “Metin” bölümünün, “Demokrasi Anayasası”nın gücünü sıfıra indirmek için gayret sarfedenlerin hala çok güçlü olduklarını göstermektedir.
Bu sitedeki tüm makale ve içerikler Av.Kezban Hatemi ve Prof.Dr.Hüseyin Hatemi ‘ye ait olup sitedeki yazı ve içeriklerin yazılı izin alınmaksızın. Kopyalanması veya başka yerde yayınlanması durumunda FSEK kapsamında yasal işlem yapılacaktır
Av. Kezban Hatemi