Hatemi Hukuk Bürosu

Hatemi Hukuk Bürosu

Ailenin Korunması

Ailenin Korunması ailenin-korunmasi

1- Toplum bireylerden oluşur. Birey, Aile’nin de Büyük toplumun da temelidir.

2- Aile önce bir kadın ve bir erkekten oluşur. Bu kadın birey ile erkek birey arasında iyi bir uyum varsa, bu aile içinde doğan çocuk da iyi birey olma fırsatını kazanmış olur. Ne var ki toplum içinde elbette başka aileler de vardır. Bunlar iyi bir aile içinde doğduğu tartışmasız olan Kabil’leri bile bozabilirler.

3-Şu halde Aile’nin korunması, Aile’nin çekirdeğinin ortaya çıkmasından önce, birey’in ailenin ve toplumun çekirdeğinin, daha doğrusu kadın ve erkeğin eğitimiyle başlamalıdır.

Önce Aile kurumunun Türk toplumundaki durumu tespit edilmeli ve daha sonra bu tespit karşısında hangi noktalarda ıslaha, hangi noktalarda koruma ve destek sağlamaya gidileceği konusunda bir uzlaşma sağlanmalıdır.

4-Bu tespitin yapılması muhalefetlerle karşılaşmaması bakımından daha kolaydır. Mali kaynak gerekli ve hatta yeterlidir. Ancak tespitin yapılmasından sonra tedavi gerekip gerekmediği, ne yönde ve hangi önlemlerin alınmasının gerekip gerekmediği konuları üzerinde uzlaşmaya varmak zordur. Derhal hem uzlaşmaz bencil menfaatler hem de önyargılar ortaya çıkarlar ve uzlaşmayı birçok durumda imkansız kılarlar.

5-Bütün bunların sosyolojik kanunlar açısından izahları vardır. Mücadele gerektiği apaçıktır.(Kuran-ı Kerimde marufu, iyi, güzel ve doğru olanı seçme uygulama yönünde, münkeri, kötüyü, yanlışı, çirkini reddetme ve önleme yönünde davranışların büyük ve aşılması zor engellerle karşılaşacağı belirtilir. Buna rağmen bu görevin ihmal edilmemesi gerektiği belirtilir)

Pozitif Hukuk kurallarından önce, Evrensel ahlak ve hukuk ilkeleri, tabii hukuk ve ahlak ilkeleri gelir. Fakat bunları ileri sürerek tabii hukuk yönünde mevzuatın gözden geçirilmesi istenir istenmez derhal bilgisiz ve önyargılı olanların, yabancılaştırılmış olanların, yahut bencil menfaatleri tehlikeye düşenlerin protestoları başlar. Böylece olması gereken yönündeki gayretler yıldırılmaya çalışılır.

6- Hukuk alanında Ailenin Korunması ve dolayısı ile alinen temel unsuru sayabileceğimiz anaların ve ana adaylarının korunması için alınması gereken tedbirleri ana hatları ile şu şekilde özetleyebilz:

7-Temel Anayasal ilkeler alanında eşitlik ilkesi doğru anlaşılmalı, yoksa bir süredir ülkemizde maalesef yapılmakta olduğu gibi kadın erkek eşitliği ilkesi bir slogan olarak amacından saptırılarak kadının mağdur edilmesi yönünde kullanılmamalıdır.

8-Bu ilk mülahazanın doğrultusunda, çalışma hayatında kadın hiçbir özel koruma sağlanmaksızın şekli bir eşitlik ilkesi ile erkekle aynı yükümlere tabi tutulursa bu eşitlik değil eşitsizlik demek olur. Çünkü kadının asıl ve tabii hukuk ve ahlaktan gelen görevi analık ve gelecek nesilleri eğitme şerefli ve kutsal görevidir. Kadına erkek ile aynı ağır işlerde ve aynı sürelerde çalışma mecburiyeti yüklemek kadına doğasına aykırı olarak bu temel ödevinden uzaklaştırmak ve ona yabancılaştırmak demek olur. Kadın çalışmaya mecbur olmamalı, ancak kendi iradesi ile çalışmak istiyorsa çalışmalıdır.

9-Kadın olsun erkek olsun hiçbir bireyin ahlaka aykırı bir alanda dolayısı ile başkalarına ve gelecek nesillere zarar vererek ve zarar tehlikesi yaratarak çalışma perdesi altındaki faaliyetlerine kişi özgürlüğü sloganı ve kalkanı ile cevaz verilmemelidir. Kişi özgürlüğünün bu şekilde yanlış algılanması ailenin kısa bir sürede çökmesine yol açacak mikroplu ortamın gelişmesini ve genişlemesini sağlamaya yol açar.

Ailenin Korunması

10-Aile Hukuku alanında gerek evlilik birliğinin genel hükümleri ve gerek mal paylaşımı ve soy bağı alanlarında kurallar konur, düzenlemeler yapılırken yine eşitlik ilkesi doğru anlaşılmalı ve uygulanmalı, bugünkü medeni kanunda olduğu gibi kadın ve erkek eşitliğinin sağlandığı iddiası ile kadın büsbütün mağdur bir konuma getirilmiş bu konumda bırakılmış olarak kalmamalıdır.

Mal paylaşımı seçimlik rejimler şeklinde değil adalet ve hakkaniyete uygun ve kadını koruyucu tek bir rejim şeklinde düzenlenmelidir.

Soy bağı alanında ve hukukun diğer bütün alanlarında, kişi özgürlüğünün ahlaka aykırılık sınırları aşılarak uygulanamayacağı asla akıldan çıkarılmamalıdır.

11- Bütün bu ahlaki ve hukuki yöntem ve önlemler üzerinde bir uzlaşmaya varılmadıkça ekonomik destekler hastalıklı ve çökmeye yüz tutmuş bir yapının üzerine göz alıcı boyalar çekmekten başka bir anlama gelemez

12- Bundan sonra: Ailenin  zayıflamasına, Aile Ahlakı’nın ortadan kalkmasına yol açan akım ve etkilere karşı toplumsal bilinç güçlendirilmelidir.

13- Kanunlar bu bilinçle hazırlanmalıdır. Namus (töre) cinayetlerinin aslında namussuzluğu  ifade ettiği, herkesin ancak kendi namusunu kirletebileceği, eşinin, kızının, kızkardeşinin eylemiyle hiç kimsenin namusunun kirlenemeyeceği, ancak yine kendi tutumuyla kirlenebileceği idrâk edilmelidir.

Bu sitedeki tüm makale ve içerikler Av.Kezban Hatemi ve Prof.Dr.Hüseyin Hatemi ‘ye ait olup sitedeki yazı ve içeriklerin yazılı izin alınmaksızın kopyalanması veya başka yerde yayınlanması durumunda FSEK kapsamında yasal işlem yapılacaktır.

Av. Kezban Hatemi




Adres

Gümüşsuyu İnönü Cad. AKun Apt. No:39/6 Taksim Beyoğlu / İSTANBUL

Telefon

+90 212 243 6303 +90 212 252 2559

Çalışma Saatleri

Hafta içi : 09:30 / 18:30
Hafta sonu : -